İstanbul’da yaşanan bir trafik kazası, genç Dilara’nın hayatını sonsuza dek değiştirdi. Bir şoförün dikkatsizliği sonucu geçirdiği kaza sonucunda yüzde 98 engelli kalan genç kız, artık bir başkasının bakımına muhtaç hale geldi. Şimdi, ailesi bu durumun getirdiği zorluklarla mücadele ederken, mahkeme tarafından şoföre verilen ceza da büyük bir tartışma konusu oldu. Aile, verilen cezanın yetersiz olduğunu ve adaletin yerini bulmadığını düşünüyor. Gelin, bu trajik olayın detaylarına birlikte bakalım.
24 yaşındaki Dilara, 2 yıl önce hayatının en kötü anını yaşadı. Bir trafik kazası sonucunda başından ağır yaralanan genç kız, bir dizi cerrahi müdahale ve rehabilitasyon sürecine tabi tutuldu. Kazadan sonra yaşama sevinci büyük ölçüde azalan Dilara, artık bu hayatta en temel ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarına bağımlı hale geldi. Ailesi, kazanın ardından yaşadığı derin üzüntü ve çaresizlikle başa çıkmaya çalışırken, Dilara'nın yaşam kalitesinin düşmesi, sadece onu değil, tüm ailesini etkileyen büyük bir travma haline geldi. Aile, kaza sonrası Dilara’nın yeni yaşamının getirdiği zorluklarla yüzleşirken, aynı zamanda adalet arayışından da vazgeçmedi. Aile, hukuk mücadelesini sürdürerek, hem Dilara'nın çektiği acıları hem de yaşadıkları zor günleri unutturmamak için elinden geleni yapmaya kararlı. Ailenin avukatı, “Dilara’nın yaşadığı travma, sadece fiziksel bir engel değil, duygu ve psikolojik olarak da ağır bir yük. Bu ceza ile adaletin sağlandığı hissetmiyoruz” dedi.
İlgili mahkeme, kazanın ardından şoför hakkında dava açılmıştı. Verilen ceza ise, tüm aileyi şaşkına çevirdi. Mahkeme, şoföre sadece 3 yıl hapis cezası vermişti. Aile, bu cezanın Dilara’nın yaşadığı acının yanında son derece yetersiz olduğunu düşünüyor. Ailenin sözcüsü, “Bu ceza bizi üzdü, perişanız. Başka bir insanın hayatını bu kadar ciddi şekilde etkileyen birinin, bu kadar az bir ceza alması düşündürücü” ifadelerini kullandı. Aile, bu yaşanan adaletsizliğin bir an önce giderilmesi için mücadele etmeye devam edeceğini belirtiyor. Şoförün alacağı cezanın sadece bir sayı olmadığını, genç Dilara’nın hayatının tamamen değiştiğini vurgulayan aile, yetkililerden destek bekliyor.
Dilara’nın ailesi, yaşadıkları derin acıyı sadece kendileri değil, diğer engelli bireyler ve aileleriyle paylaşarak, toplumsal bilinç yaratmayı da hedefliyor. Onlar, var olan sistemin gözden geçirilmesi ve benzer olayların önlenmesi için tüm gücüyle savaşacaklarına söz veriyor. Bu davanın, Türkiye’deki trafik kazaları ve cezaları üzerine bir dönüm noktası olmasını umut ediyorlar.
Özetle, Dilara’nın hikayesi yalnızca bir bireyin yaşamındaki olumsuz etki değil, aynı zamanda adaletin ne kadar önemli olduğunu da gözler önüne seriyor. Aile, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen, umutsuzluğa kapılmadan, kendi başlarına ve diğer mağdurlara umut ışığı olabilmek için kararlılar.
Hukuk mücadelesinin halen sürdüğünü ve elbette toplumun bu tür durumlara karşı daha hassas olması gerektiğini unutmamak gerek. Toplumun çeşitli kesimlerinden de destek alan aile, yaşananları unutturmamak ve daha büyük sorunlara dikkat çekmek amacıyla çeşitli sosyal medya kampanyaları da başlatmayı planlıyor.