Son günlerde Türkiye’nin gündemini sarsan bir kayıp vakası, trajik bir sona ulaştı. 1 hafta boyunca kayıp olarak aranan 30 yaşındaki Sibel Yılmaz’ın cansız bedeni, kusursuz bir doğanın ortasında, arazide bulundu. Bu olayın sıcaklığı henüz geçmeden, Sibel’in evli olduğu eşi Ali Yılmaz’la birlikte yapılan sorgulama sonucunda, şok edici itiraflar ortaya çıktı. Olay, sadece yerel değil, ulusal medyada da geniş yankı buldu. Konuya dair detaylar ve evli çiftin ifadeleri, halkın duyduğu endişeyi artırmaya devam ediyor.
Sibel Yılmaz, ailesiyle birlikte yaşadığı İstanbul’un Pendik ilçesindeki evinden 14 Ekim 2023 tarihinde kaybolmuştu. Eşi Ali Yılmaz, Sibel’in evden çıktığını ve bir daha dönmediğini belirterek durumu hemen polise bildirdi. Aile üyeleri, Sibel’in psikolojik durumunun son zamanlarda bozulduğuna dikkat çekerek, kaybolmadan önceki günlerde tuhaf davranışlar sergilediğini söylediler. Polisi alarma geçiren bu durum, arama çalışmalarının kısa sürede başlamasına yol açtı. Çok sayıda polis ekibi, gönüllüler ve akrabalar Sibel’i bulmak için seferber oldu.
1 hafta boyunca devam eden arama çalışmaları, Sibel’in kaybolduğu gün kullandığı telefonun sinyalinin tespit edilmesiyle yeni bir yön aldı. Sinyal, Pendik’teki bir ormanlık alandan geliyordu ve bu durum ekiplerin bölgeyi taramasına neden oldu. 21 Ekim 2023 tarihinde, arama çalışmaları sırasında arazide Sibel’in cesedi bulundu. Olay yeri, karanlık ve sarp bir ağaçlık alan olup, Sibel’in vücudunda herhangi bir görünür yaralanma olmadığı bildirildi. Ancak, ilk otopsi raporu, kadının ölüm nedeninin belirlenmesi için daha fazla inceleme gerektirdiğini ortaya koydu.
Sibel’in cesedinin bulunmasının ardından, Ali Yılmaz ile birlikte eşiyle olan ilişkisinin detayları araştırılmaya başlandı. Ali’nin polise verdiği ilk ifadede, Sibel’in kaybolduğu günden itibaren neler yaşandığını aktarması istendi. Ancak, yaptığı açıklamalar çelişkiliydi ve bu durum polis ekiplerini şüpheye düşürdü. Ali, Sibel’in son zamanlarda kendisine “kaçacağım” gibi sıradan düşünceler duyduğunu ancak bunun ciddiyetini hiçbir zaman algılayamadığını söyledi.
Olaydan birkaç gün sonra, Ali Yılmaz’ın aniden fikrini değiştirmesi ve Sibel’in ortadan kaybolduğuna dair önceki ifadelerinde nettik kazanması, sokağa dökülen halk ve polis ekipleri arasında büyük bir dikkat çekti. Ali, Sibel’in ölümünden sonra yaşadığı duygusal kaosu gizleyemedi. Birkaç sorgulama sonrası, eşiyle olan çatışmalarının, Sibel’in kaybolmasına açılan kapı olduğunu itiraf etti. İfadesinde, “Evet, bazen sinirleniyordum ama böyle bir şey olabileceğini düşünmezdim.” diyerek duygusal bir çıkış yaşadı.
Peki, Ali Yılmaz’ın bu itirafları sadece kendisini korumak için mi yoksa gerçek duygularını açığa çıkarmak için mi yaptığı henüz belli değil. Sibel’in cesedinin bulunması ardından birçok soru işareti de kamuoyunu sarstı. Öte yandan, ailenin ve yakın arkadaşlarının açıklamaları da, çiftin düzensiz evliliği ve Sibel’in yaşadığı psikolojik sorunlar hakkında önemli bilgiler sunuyor. Sibel’in kaybolmasından öncede yaşadığı zorluklar ve eşiyle yaşadığı geçimsiz ilişkiler, bu olayın arka planında yatan sebepler olarak öne çıkıyor.
Şu an için müfettişlik ve savcılık, durumu soğukkanlı bir şekilde inceliyor. Sibel’in ölümünün intihar mı yoksa bir cinayet mi olduğunu belirlemek amacıyla daha detaylı otopsi ve cinayet soruşturması başlatıldı. Sibel’in yakınlarının olaydan sonraki durumu da muhtemel yas tutma süreciyle ilgili endişeleri beraberinde getiriyor. Tüm bu yaşananlar, Sibel’in hayatını kaybetmesiyle özdeşleşen bir trajedi olarak kayıtlara geçecek. Türkiye'deki birçok kadın ve sosyal platform, Sibel’in hikayesinin ardından kadınlarla ilgili şiddet ve kayıp vakalarına karşı daha geniş bir farkındalık yaratma hedefliyor.
Sonuç olarak, Sibel Yılmaz’ın kayboluşu ve ardından gelen olaylar, toplumda ciddi bir tartışma yaratacak gibi görünüyor. Artık Sibel’in ismi, kayıp kadınlar meselesinin simgesi haline gelmiş durumda. Umutlar, bu tür olayların gelecekte yaşanmaması ve Sibel’in ardında bıraktığı hatıraların daha iyi bir toplum için birer ders haline gelmesidir.